1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
ATATÜRK'Ü KULLANMANIN AFFEDİLMEZ İHANETİ!...
Gönderilme zamanı: 19 Kas 2008, 16:47
gönderen moments

3 Ekim cinneti ve teslimiyet sürecinin başlamasının ilk günlerindeyiz.
Medya ve işbirlikçiler memnun..
“Rahat uyu Atam!..” manşetleri Türk Milletinin uyutularak yok edilmesinin ilk işaretleri olarak karşımıza çıkmakta..
Mustafa Kemal Atatürk’ü AB’ci gösteren ihanet şebekeleri utanmadan sıkılmadan onun sözlerini ve felsefesini bozmakta, sulandırarak ihanetlerine dayanak yapmaktalar...
O; “Bağımsızlık benim karakterimdir..” dedi,
Sizler; Ülkenin bağımsızlığını AB’ye havale ettiniz...
O; “Egemenlik kayıtsız-şartsız milletindir..” dedi,
Sizler; Milli Egemenliğimizi Brüksel’e devrettiniz....
O; “Milleti kurtaracak, yine milletin kendi iradesidir...” dedi,
Sizler; Kurtuluşu yabancı mandada buldunuz...
O; “Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir...” dedi,
Sizler; AB’ye teslimiyeti “medeniyet projesi” olarak sundunuz....
O; “Türkiye bir maymun değildir. Hiç bir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne Batılılaşacaktır. O sadece özleşecektir…” dedi,
Sizler; “Atatürk Batı’yı işaret etti” yalanına sığındınız…
O; “Ne mutlu Türk’üm diyene!..” dedi,
Sizler; “Türkiyeliyiz” diye haykırdınız....
O; Türk Gençliğine, Türk Cumhuriyetini ve bağımsızlığını koruma ve kollama görevi verdi...
BİZLER; Ne yapmaktayız?
Re: ATATÜRK'Ü KULLANMANIN AFFEDİLMEZ İHANETİ!...
Gönderilme zamanı: 19 Kas 2008, 16:47
gönderen moments
KABUL ETMEYİZ DEDİĞİMİZ NE VARSA BELGEDE..
Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 2 gündür ilişkilerin gerilmesine neden olan müzakere çerçeve belgesi AB'nin istediği gibi onaylandı. Belgenin içerisinde Türkiye'nin ''kabul edilemez'' olarak nitelendirdiği ''hazmetme kapasitesi'' ile ''kalıcı kısıtlamalar'' (derogasyonlar) da yer aldı. Kıbrıs Rum Yönetimi'nin NATO ve OECD gibi uluslararası kuruluşlara üyeliğinin Türkiye tarafından engellenememesine ilişkin 5. madde de çerçeve belgede yer alırken, dönem başkanı İngiltere bu durumu ''maddenin geçersiz olduğunu duyuran'' bir deklarasyon yayımlayarak Türkiye'nin istediği yönde değiştirdi.
Türkiye-Lüksemburg hattında kriz yaratan çerçeve belge dün geç saatlerde AB ve Türkiye tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Ancak yoğun diplomasiye karşın Türkiye belgeye isteklerinin çok küçük bir kısmını koydurabilme fırsatı buldu. İlişkiler ilk olarak ''imtiyazlı ortaklık'' ve ''hazmetme kapasitesi'' konularında tıkanırken, 'imtiyazlı ortaklığın' belgede yer alması engellendi.
Ancak Türkiye bu kozuna karşılık 'hazmetme kapasitesi' ni kabul etmek zorunda kaldı. Bu maddeye göre Türkiye üyelik müzakerelerini tamamladıktan sonra AB tarafından, ''ekonomik bakımdan hazmedilemediği'' gerekçesiyle birliğe alınmayabilecek.
Belgede yer alan diğer bir önemli unsur ise kalıcı kısıtlamalar olarak gerçekleşti. Buna göre AB herhangi bir tehdit anında Türkiye'ye serbest dolaşım, yapısal konular ve tarım ile ilgili alanlarda kalıcı olarak kısıtlama koyabilecek.
Krizi deklarasyon çözdü
Türkiye'nin bir diğer ''kırmızı çizgisi'' olan Kıbrıs Rum Yönetimi'nin NATO ve OECD gibi uluslararası kuruluşlara katılmasının Türkiye tarafından engellenmesini yasaklayan 5. maddeye ilişkin olarak ise hem dönem başkanı hem de Türkiye ilginç bir strateji izledi. ''Türkiye'nin müzakereler sırasında, tüm AB üyesi ülkelerin uluslararası kuruluşlara ve anlaşmalara taraf olması da dahil olmak üzere, üçüncü ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla politikalarını yakınlaştırması gerekmektedir'' şeklindeki maddenin metinden kesinlikle çıkarılmasını isteyen Ankara, dönem Başkanı İngiltere'nin maddeyi geçersiz kılan bir deklarasyon yayımlamasıyla bu konudaki ısrarını sona erdirdi. İngiltere tarafından yayımlanan deklarasyonda ise, her uluslararası organizasyon ve üyelerinin kendi seçim hakkı olduğu belirtilirken AB'nin buna karışması gibi bir sürecin olamayacağı vurgulandı. müzakere çerçeve belgesinin birinci sayfasına yerleştirilen deklarasyon şöyle: "Müzakere çerçeve Belgesi'nin 7. paragrafında (5. madde) uluslararası organizasyonlara ilişkin olarak ortaya koyulan durum, bu kuruluşların karar süreçlerine AB'nin müdahale edeceği anlamına gelmez. Bu organizasyonlar ve üyeleri serbestçe karar vermekte özgürdür.''
Türkiye tarafından onaylanan müzakere çerçeve belgesinin önemli maddeleri ise şöyle gerçekleşti:
**Türkiye, üyelik yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda Avrupa yapılarına sıkı bağlarla bağlanmalı. Bu süreçte AB'nin hazmetme kapasitesi de dahil olmak üzere tüm Kopenhag kriterlerini göz önüne alacaktır.
* Temel ve insan hakları konusundaki ilerlemeler, Avrupa Komisyonu'nun 2004 yılındaki ilerleme raporu ve tavsiyesi çerçevesinde bu kurum tarafından tarafından takip edilecek ve konuya ilişkin gelişmeler ilgili kurullara rapor edilecektir.
* Türkiye'nin Ankara Anlaşması Ek Protokolü'nü 10 yeni AB ülkesine uygulanmasına yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.
** Türkiye müzakereler sırasında, tüm AB üyesi ülkelerin uluslararası kuruluşlara ve anlaşmalara taraf olması da dahil olmak üzere, üçüncü ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla politikalarını yakınlaştırması gerekmektedir.
** Avrupa ile bütünleşmesini sürdürmeye çalışan AB'nin Türkiye'yi ''hazmetme kapasitesi'' , birlik ve Türkiye'nin çıkarları bakımından büyük önem taşımaktadır. Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin üyelik perspektifine yönelik olarak 2004'teki ilerleme raporunda ele alınan konular dahilinde müzakere sürecinde hazmetme kapasitesine göre Konsey'i bilgilendirecektir.
** Müktesebat sürekli gelişerek birliğin kurulduğu temel anlaşmaların yanı sıra hukuki bağlayıcılığı olsun ya da olmasın, birlik çerçevesinde onaylanmış kurumlararası anlaşmalar, önergeler, açıklamalar, tavsiyeler, deklarasyonlar, ortak tutumlar, sonuç bildirgeleri gibi tüm belgeleri kapsar.
* Geçiş dönemleri, derogasyonlar, özel düzenlemeler ve kalıcı önlemlerin temeli olarak sürekli olabilen maddeler kullanılabilir. Komisyon gerekli gördüğünde bunları kişilerin serbest dolaşımı, yapısal politikalar ve tarım konularında önerebilir.
**Özgürlük, güvenlik ve adalet konularında Türkiye, Schengen Anlaşması da dahil olmak üzere tüm AB müktesebatını kabul etmelidir.
Müzakere çerçeve belgesinin 8. paragrafında Birlik'in müzakerelere paralel olarak Türkiye ile siyasi ve sivil bir diyolağa gireceği ve halkları bir araya getirecek olan bu süreçte Avrupa vatandaşlarının Türkiye'nin üyelik sürecinde desteğinin alınması gerekeceğine yönelik ifadeler yer aldı. AB kaynakları üye ülkelerin bu maddeyle kamuoylarının Türkiye'ye yönelik görüşlerini göz önüne almayı hedeflediklerini belirtiyorlar. Avusturya'nın talepleri doğrultusunda belgenin 13. paragrafına Türkiye'nin AB'ye getireceği mali yükün üye ülkeler arasında eşit olarak paylaşılacağına yönelik ifadeler eklendi.