TÜRKİYE - SURİYE İLİŞKİLERİ
Gönderilme zamanı: 24 Şub 2010, 13:32
TÜRKİYE - SURİYE İLİŞKİLERİ
Suriye, Hatay'ın anavatana katılmasını bir türlü hazmedememiş ve bu bölgeyi hala Suriye haritası içinde göstermektedir. Halbuki 22 Temmuz 1938'de Hatay'da yapılan sayım ve seçim sonucu halkın üçte birden fazlasının Türk olduğu belirlenmişti. Buna karşılık Arap ve Nusayri nüfus, sadece %10'luk bir oranı teşkil ediyordu. Nusayriler, Esad'ın Suriye'de darbe yapması akabinde sünnilerle çatışmalarına ara vererek kendi aralarında bir birlik oluşturma kararı aldılar. Ayrıca Suriye ve Esad ile ilişkilerinde bir yakınlaşma gözlendi.
Suriye yanlıları, bulundukları yerlerde taşınmaz mal alma ve nüfuslarını artırmaya özen gösterdiler. Onların bu hareketleri, 1938 seçiminden 100 yıl sonra yeni bir seçim yapılacağı iddiasını güçlendiriyor. Türkiye, böyle bir antlaşmanın varlığını açıkça kabul etmese de Hatay konusunda attığı adımlar son derece dikkatli. Devlet, aldığı son kararla Hatay'a tayin edeceği kamu personelini özel bir güvenlik soruşturmasına tabii tutuyor. Ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Hatay'da bir süredir sayı olarak normalin üstünde elemanı mevcut.
Suriye, Türkiye'ye yönelik faaliyetlerini hem gizli hem de açık yollarla sürdürmektedir. Bu kapsamda; PKK'ya açıktan destek vermekte, Hatay'ın bazı yörelerinde Nusayrilere finasman destek sağlayarak mülk edinmelerini temine çalışmakta (ancak Suriye'deki baskı rejimin yakından tanıyan Nusayriler, Türkiye'yi tercih ediyor), Hatay'lı gençlere Suriye üniversitelerinde kontenjan ayırmakta ve karşılıksız burslar sağlamaktadır.
Suriye'nin Türkiye güvenliği aleyhinde çaba ve hareketleri yeni bir olay değildir. 1960'lı yılar sonu ile 1970'li yıllar başlarında Marksist-Leninst Türk örgütlerine destek veren Suriye, Ermeni Terör örgütü ASALA'ya da destek sağlamıştır. Bunun üzerine Türkiye, 1983'te bu ülkeye bir nota vererek ASALA militanlarının Suriye topraklarından çıkartılmasını istemiştir. Ancak buna karşılık Suriye, bu tarihten sonrada PKK'ya her türlü lojistik, silah ve askeri eğitim desteği sağlamıştır.
Suriye'nin en önemli stratejik hedefi, Hatay'ı geri almak olmasının yanısıra Suriye-PKK ilişkilerinden Esat ailesi, büyük meblağda gelir sağlamaktadır. Suriye, Bekaa Vadisi üzerinden yaklaşık 4 milyar dolarlık bir uyuşturucu ticaretini kontrol etmekte ve ABD'ye giden eroinin yaklaşık %20'si Suriye kontrolündeki alandan sağlanmaktadır. Suriye, teröre verdiği desteğin sebebini Türkiye'nin su kaynaklarında denetim kurmasını engellemek olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu iddia, gerçeği pek yansıtmamaktadır.
Suriye ve yanısıra Irak'ın suların kullanımı konusunda ortaya attıkları projelerine dayanarak açıkladıkları gibi sulanabilir tarım arazileri gerçeği aksettirmemektedir. Her iki ülke de bu konuda uluslararası destek arama yoluna gitmişler, böylelikle Türkiye üzerinde ekonomik ve siyasi baskı oluşturmaya çaba harcamışlardır. Su sorunu, her ne kadar Suriye tarafından çıkarları için kullanılan yapay bir sorun olsa da, yakın gelecekte Türkiye'nin Ortadoğu politikası üzerinde duracağı konulardan en önemlisini oluşturacaktır. Çünkü; söz konusu ülkeler ve araştırma merkezleri, konuyu maksatlı olarak; "Ortadoğu - su" denkleminden çıkarıp "Ortadoğu - su - savaş" denklemine çevirip savaş seneryoları yazmak istiyorlar. Böylece bölge üzerinde çıkarları olan ülkeler, Suriye ve Irak'la ilişkileri bozuk bir Türkiye'nin bu sorunlarla uğraşırken amaçlarına ulaşmak istemektedirler.
1987'de Suriye ile imzalanan Güvenlik ve İşbirliği Antlaşmasına rağmen Suriye, her zaman Türkiye'ye karşı terörizmi kullanmıştır. 1 Ekim 1989'da dönemin Başbakanı terör konusunda Suriye'yi suçladığı için 21 Ekim 1989'da buna misilleme olarak 2 Suriye Mig uçağı Hatay'ın Samandağı ilçesinde Türkiye sınırını geçerek, Tapu - Kadastro uçağını düşürmüş, 2 pilot ve 3 teknisyenin ölümüne sebep olmuştur. Yine aynı yıl, Esad'ın kardeşi Cemil Esad, bölgede bir Kürt devleti kurulması gerektiğini ve bu devletin Güneydoğu Anadoluyu da içine alması gerektiği ve Suriye yönetiminin PKK'ya her türlü desteği sağlayabileceği şeklinde bir demeç vermiştir. Aralık 1989'da Suriye Enformasyon Bakanı Salman, Kıbrıs'lı Rum gazeticilere Hatay'ın bir Arap toprağı olduğunu, ancak sorunun kısa sürede çözümlenemeyeceğini ifade etmiştir. Buna karşılık Türkiye, sadece İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun Suriye ziyaretini iptal etmekle yetinmiştir.
Suriye, Hatay'ın anavatana katılmasını bir türlü hazmedememiş ve bu bölgeyi hala Suriye haritası içinde göstermektedir. Halbuki 22 Temmuz 1938'de Hatay'da yapılan sayım ve seçim sonucu halkın üçte birden fazlasının Türk olduğu belirlenmişti. Buna karşılık Arap ve Nusayri nüfus, sadece %10'luk bir oranı teşkil ediyordu. Nusayriler, Esad'ın Suriye'de darbe yapması akabinde sünnilerle çatışmalarına ara vererek kendi aralarında bir birlik oluşturma kararı aldılar. Ayrıca Suriye ve Esad ile ilişkilerinde bir yakınlaşma gözlendi.
Suriye yanlıları, bulundukları yerlerde taşınmaz mal alma ve nüfuslarını artırmaya özen gösterdiler. Onların bu hareketleri, 1938 seçiminden 100 yıl sonra yeni bir seçim yapılacağı iddiasını güçlendiriyor. Türkiye, böyle bir antlaşmanın varlığını açıkça kabul etmese de Hatay konusunda attığı adımlar son derece dikkatli. Devlet, aldığı son kararla Hatay'a tayin edeceği kamu personelini özel bir güvenlik soruşturmasına tabii tutuyor. Ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Hatay'da bir süredir sayı olarak normalin üstünde elemanı mevcut.
Suriye, Türkiye'ye yönelik faaliyetlerini hem gizli hem de açık yollarla sürdürmektedir. Bu kapsamda; PKK'ya açıktan destek vermekte, Hatay'ın bazı yörelerinde Nusayrilere finasman destek sağlayarak mülk edinmelerini temine çalışmakta (ancak Suriye'deki baskı rejimin yakından tanıyan Nusayriler, Türkiye'yi tercih ediyor), Hatay'lı gençlere Suriye üniversitelerinde kontenjan ayırmakta ve karşılıksız burslar sağlamaktadır.
Suriye'nin Türkiye güvenliği aleyhinde çaba ve hareketleri yeni bir olay değildir. 1960'lı yılar sonu ile 1970'li yıllar başlarında Marksist-Leninst Türk örgütlerine destek veren Suriye, Ermeni Terör örgütü ASALA'ya da destek sağlamıştır. Bunun üzerine Türkiye, 1983'te bu ülkeye bir nota vererek ASALA militanlarının Suriye topraklarından çıkartılmasını istemiştir. Ancak buna karşılık Suriye, bu tarihten sonrada PKK'ya her türlü lojistik, silah ve askeri eğitim desteği sağlamıştır.
Suriye'nin en önemli stratejik hedefi, Hatay'ı geri almak olmasının yanısıra Suriye-PKK ilişkilerinden Esat ailesi, büyük meblağda gelir sağlamaktadır. Suriye, Bekaa Vadisi üzerinden yaklaşık 4 milyar dolarlık bir uyuşturucu ticaretini kontrol etmekte ve ABD'ye giden eroinin yaklaşık %20'si Suriye kontrolündeki alandan sağlanmaktadır. Suriye, teröre verdiği desteğin sebebini Türkiye'nin su kaynaklarında denetim kurmasını engellemek olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu iddia, gerçeği pek yansıtmamaktadır.
Suriye ve yanısıra Irak'ın suların kullanımı konusunda ortaya attıkları projelerine dayanarak açıkladıkları gibi sulanabilir tarım arazileri gerçeği aksettirmemektedir. Her iki ülke de bu konuda uluslararası destek arama yoluna gitmişler, böylelikle Türkiye üzerinde ekonomik ve siyasi baskı oluşturmaya çaba harcamışlardır. Su sorunu, her ne kadar Suriye tarafından çıkarları için kullanılan yapay bir sorun olsa da, yakın gelecekte Türkiye'nin Ortadoğu politikası üzerinde duracağı konulardan en önemlisini oluşturacaktır. Çünkü; söz konusu ülkeler ve araştırma merkezleri, konuyu maksatlı olarak; "Ortadoğu - su" denkleminden çıkarıp "Ortadoğu - su - savaş" denklemine çevirip savaş seneryoları yazmak istiyorlar. Böylece bölge üzerinde çıkarları olan ülkeler, Suriye ve Irak'la ilişkileri bozuk bir Türkiye'nin bu sorunlarla uğraşırken amaçlarına ulaşmak istemektedirler.
1987'de Suriye ile imzalanan Güvenlik ve İşbirliği Antlaşmasına rağmen Suriye, her zaman Türkiye'ye karşı terörizmi kullanmıştır. 1 Ekim 1989'da dönemin Başbakanı terör konusunda Suriye'yi suçladığı için 21 Ekim 1989'da buna misilleme olarak 2 Suriye Mig uçağı Hatay'ın Samandağı ilçesinde Türkiye sınırını geçerek, Tapu - Kadastro uçağını düşürmüş, 2 pilot ve 3 teknisyenin ölümüne sebep olmuştur. Yine aynı yıl, Esad'ın kardeşi Cemil Esad, bölgede bir Kürt devleti kurulması gerektiğini ve bu devletin Güneydoğu Anadoluyu da içine alması gerektiği ve Suriye yönetiminin PKK'ya her türlü desteği sağlayabileceği şeklinde bir demeç vermiştir. Aralık 1989'da Suriye Enformasyon Bakanı Salman, Kıbrıs'lı Rum gazeticilere Hatay'ın bir Arap toprağı olduğunu, ancak sorunun kısa sürede çözümlenemeyeceğini ifade etmiştir. Buna karşılık Türkiye, sadece İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun Suriye ziyaretini iptal etmekle yetinmiştir.