Bu başlığı açmayacaktım ancak siteye bazı kesimlerden hususi saldırılar gördüm, kemalizmi bir paspas ve basamak görenler, kemalistleri kullanmaya çalışanlar, kemalizmi bir ideoloji olarak bile görmeyenler var. Şimdi onları aydınlatmak için Doğu Perinçek'ten bahsedeceğim. Doğu Perinçek şu anki siyasi yelpazede ulusalcı (vatansever) cephede. Tabi ne kadar gerçekçi o kamuoyunun takdirine kalmış. Doğu Perinçek'in ulusalcılığına sözüm yok. Fakat Perinçek ve ekibi kemalistlerin üzerine oynarlarsa "orda kal" deme hakkımızı kullanmak zorundayız. Biz milliyetçi, ulusalcı, laik cumhuriyetçi, vatansever kesimlere destek oluruz. Fakat biz kemalistleriz. Kuvay-i milliyenin sadece kemalist ideoloji tarafından yönetilip yönlendirilebileceğine inanırız.
Şimdi gelelim Perinçek dosyasına.
Bu fotoğraf 1991'de Bekaa Vadisinde çekilmiştir. Perinçek, vatan haini Abdullah Öcalan'ın ve de eşkiya kürtçü (teröristlerin) ellerini sıkıyor.
Aradan 14 yıl geçti. Perinçek bu kez ülkücülerin ellerini sıkıyor ve sözde kızıl elmayı gerçekleştirmeye çalışıyor. Şu bir gerçektir ki Perinçek milliyetçi filan değildir. Perinçek zaten milliyetçilik husunda oldukça sabıkalıdır. Bu Apo'yla görüşmesinden ve kürtçü söylemlerinden dolayı ceza evinde yatmıştır.
İşte bugün El Tayyeap'ın kabul ettiği sözde "Kürt Sorununu" 14 yıl önce Perinçek kabul etmiş ve bunu siyasi alana taşıma hatasında bulunmuştur. Bu bağlamda Perinçek'in kafa yapısı olarak kürtçülük hususunda El tayyeapten pek de farkı yoktur. İşte Perinçek'in sözleri:
"Kürt sorununa çözüm demokratik, federal, emekçi cumhuriyetidir. Türk milliyetçisi ve piyasacı düzen partileri Kürt illerinde iflas etti... Kürt milleti kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterlerse ayrı bir devlet kurabilir. Emekçilerin çıkarı, tam hak eşitliği ve özgürlük temelinde, gönül birliği gerçekleştirmektedir. Kürt illerinde referandum yapılmalıdır. Referandumda ayrılığı savunanlar da özgürce propaganda yapabilmelidir..." (Doğu Perinçek, 2000'e Doğru Dergisi, 15 Eylül 1991)
80 öncesinde kendini Milli Demokratik Devrimci ve bazen Maocu Bozkurt olarak nitelendiren veya nitelendirilen Perinçek nasıl olduysa 80 sonrası Kürtlük davasının en hızlı savunucularındna birisi olmuştur. Şimdilerde tekrar 80 öncesi kimliğine geri dönen Perinçek, bu tavırlarıyla ne kadar güvenilirdir?
Kıbrıs konusunda bugün "Kıbrıs giderse Türkiye gider" diyen Perinçek bakınız 1974'de ne demiştir:
“Türkiye’nin Kıbrıs’ı işgalinden sonra halkların birbirine kırdırılması, görülmedik bir noktaya ulaşmıştır. Türk işgalinin devam etmesi Yunan askerlerinin adada kalmasına neden olmakta, yeni katliam ve cinayetler için gerekli ortam yaratılmaktadır. Katliamların esas sorumlusu, Kıbrıs’ta yangınlar çıkaran iki süper devletle birlikte adadaki yabancı askeri kuvvetlerdir.” (“Kıbrıs Meselesi” syfa 32. - Doğu Perinçek)
"Bugün Kıbrıs’ta durum nedir? Yabancı ülkelerin askeri müdahale ve işgalleri sonucunda Kıbrıs’ın bağımsızlığı yok edilmiştir. Kıbrıs topraklarının neredeyse yarıya yakını Türkiye’nin işgali altındadır. Bu bölgelerde egemen olan Türkiye devletinin otoritesidir. Kıbrıs bugün Türkiye’nin altmış sekizinci vilayeti durumundadır. İki gün önce ‘bağımsız Kıbrıs’ sloganının şampiyonluğunu yapan Türkiye hükümeti Kıbrıs’ı işgal ettikten sonra ülkenin bağımsızlığa kavuşmasının önündeki esas engel haline gelmiştir.” (sayfa 33-34)
“Türkiye hakim sınıfları, Kıbrıs’taki Türk toplumu üzerindeki baskıları ileri sürerek müdahalede bulundu. Yarın sözgelişi Türkiye’deki Kürt milliyetinin ezildiği ileri sürülerek yabancı bir devlet Türkiye’ye silahlı müdahalede bulunsa, bu müdahale haklı mı olacaktır?” (sayfa 46)
Yani burda Perinçek Bey Kıbrıstaki Türkler ile, Türkiye'deki kürtleri aynı potada değerlendiriyor.
“Kıbrıs’taki faşist Denktaş yönetimi, bu talan ve yağmayı kendi tekeline almak için kanun çıkarmak gereğini dahi duymaktadır. Cumhuriyet gazetesinin yazdığına göre, Türk birliklerinin işgali altındaki bölgede (KKTC’yi kastediyor) bir ‘Nereden buldun kanunu?’ çıkartılacaktır. Bu kanun kişisel olarak yapılan yağmayı yasaklayarak, Rumların terk ettiği mallara, Faşist Denktaş yönetimi tarafından el konulmasını sağlayacaktır. Bütün bunlar Türk Ordusu’nun silahlı bekçiliği altında yapılmaktadır.” (sayfa 65)
“Nasıl Türkiye’deki sömürü, emperyalistlerin ve onların bir avuç işbirlikçisinin kasasını dolduruyorsa, Kıbrıs’taki durum da farklı değildir. Rauf Denktaş gibi emperyalist işbirlikçisi faşistlerin baskısı altındaki Kıbrıs’ın emekçileri üzerindeki baskısı devam etmektedir.” (sayfa 66)
Ne gariptir ki bugün aynı Perinçek, dün Faşist dediği Denktaş ile kol koladır. Üzücü olan Perinçek'in bu kadar tutarsız olmasıdır!!!
Perinçek ile ilgili kendisinin de açıkça söylemiş olduğu ve bize ters olan şey ise. Perinçek'in marksist olmasıdır. Kemalist olanların marksist olması imkansızdır. Dolayısıyla kemalist olduğunu iddia edenler Perinçekçi veya O'nun partisi olan İşçi Partili olamaz.
Ayrıca sanıyorum yeni değiştirilmiş İP programında eskiden bakınız ne yazıyordu
“Orduyu siyasal iktidarda pay sahibi haline getiren Milli Güvenlik Kurulu gibi kurumlar kaldırılmalıdır.” (İP Programı’ndan)
“Bu devlet çöken ve çürüyen hakim sınıfların baskı mekanizması olarak ordusu, bürokrasisisi, parlamentosu, adaleti ve idelojisiyle emekçiler ve bütün halk üzerinde ağır bir yüktür. Emekçilere her an acı çektiren bu devletin temel unsuru olan ordu, emperyalist hakimiyetin bekçisi ve hakim sınıfların diktatörlüğünün silahlı baskı gücüdür.”
“Askerlik bütün halk için eziyet ve cefadan başka bir şey değildir.”
“Türkiye Ordusu emperyalizmin işbirlikçi parababalarının ve toprak ağalarının muhafızlığını yapmaktadır. Orduya iç emniyet perdesi altında yüklenen görev budur. Bu emniyet milyonlarca halkın değil, bir avuç zalim ve sömürücünün emniyetidir.”
“Ordu... işçilerin, köylülerin, Kürt halkının, yurtsever gençliğin ve aydınların mücadelesini bastırmak için kullanılmaktadır...Haklarını arayan işçiler karşılarında her zaman patronların baskı ve şiddet aracı olan orduyu buldular. İşçilere sorulsun! Fabrikanın duvarlarını buldozerle yıkıp saldıran ordu birlikleri hangi sınıfın muhafızlığını yapmaktaydı? Kimin hadimidir Kozlu maden işçilerini kurşunlayıp öldürenler? Toprak ve Hürriyet için mücadele eden köylülere sorulsun. Hangi kuvvetin çizmeli kamçılı toprak ağalarına muhafızlık ettiğini onlar çok iyi biliyorlar. Ezilen Kürt halkına sorulsun! Ağrı’da, Dersim’de katledilen on binlerce Kürt köylüsünün çocukları ordunun gerçek niteliğini söyleyeceklerdir.”
Halkın devrimci mücadelesi hakim sınıfların devlet mekanizmasını ve baskı güçlerini parçalar. Hakim sınıfların ordusunun parçalanması ve içinden bir çok unsurun halkın safına geçmesi başka bir şeydir, Ordu’nun devrimde vurucu güç gösterilmesi ise tamamen başka bir şeydir ve gerçeğe aykırıdır.”
“Düzen bütün kurumlarını, DGM’sini, Başsavcısı’nı, Genelkurmay Başkanı’nı, Sosyalist Parti’ye karşı harekete geçirdi... Seçimde Genelkurmay Başkanı da Sosyalist Partiye karşı ağırlığını koyuyor. Kanun sınırını tanımayarak gazetelerin yorumuyla Sosyalist Parti’ye karşı muhtıra gibi açıklamalar yapıyor...Bu konunun üzerine gideceğiz. Çünkü, militarizm demokrasinin ve bağımsızlığın yolunu kesmiştir.”
“Genelkurmay Başkanı ‘terörü hedef alıyorum’ diyor. O zaman Ankara’da demokrasi için yürüyen maden işçisinin önüne niçin barikat kurmuştur? Zonguldak halkı terörist midir?”
“Orduda orgenerallikten sonra gelen rütbe eskiden mareşallikti, şimdi banka ve şirket yöneticiliği. Birkaç istisna dışında emekli generallerin hepsi büyük sermaye kurumlarının koltuklarında. Daha ordunun başındayken kendilerini TÜSİAD patronlarına beğendirmeseler, kim getirir onları bankaların, şirketlerin başına? Beşinci yıldızı özel sektör takıyor.”
“Kurtuluş Savaşı’na 600 Osmanlı paşasından yalnız 6’sı katıldı. Diğerleri emperyalistlerle ve padişahla birlikteydiler.”
“Genelkurmay Başkanı ‘terörü altı ayda bitiririz ama demokrasinin nezaketlerine zarar vermek istemiyoruz’ diyor. Dikkat ediniz yurttaşlar, en tehlikeli tavır budur. Kenan Evren de 1980 Nisanı’nda askeri darbenin kamuoyu hazırlığını bu sözlerle başlatmıştı. Demokrasiyi terörle mücadelede bir engel olarak gösteriyorlar.”
“Açık konuşalım bugün Türkiye’yi parlamento ve hükümet yönetmiyor. Devletin temel kararlarını Milli Güvenlik Kurulu, Özel Harp Dairesi ve MİT üçlüsünün oluşturduğu çekirdek belirliyor. Kontgerilla Avrupa ülkelerinde açığa çıkartıldı. Türkiye’de hâlâ yeraltı faaliyetinde. Birbiri ardı sıra gelen tertiplerde ve şiddet olaylarında parmağı var.”
“Militarizmin ülkemiz siyasetindeki gizli ve açık rolüne son vermeden demokrasi ve özgürlük kazanamayız.”
Bu sözler bugün orduyla barışık olan Perinçek'e aittir!
Peki Ya Perinçek 28 Şubat'ın mimarı İsmail Hakkı Karadayı Hakkında Ne düşünüyor?
“Türk-İslam sentezci. CIA’nın Ilımlı İslam tecrübesi için biçilmiş kaftan. Özal’ın kafasındaki plan Kuzey Irak’taki Kürtleri de Türkiye’ye dahil ederek bir federasyon kurmaktı. Vefat etti. Peki bu plan yürürlükten kalktı mı? Karadayı Genelkurmay Başkanı olduğuna göre hayır.”
Ya avrupa hakkındaki düşünceleri?
“Açıkçası Türk yönetimi antidemokratiktir ve Avrupa’dan gelen demokratik istemler karşısında zaman zaman görülen hırçınlık da aslında özgürlükleri kısıtlamada ısrardan kaynaklanıyor. Bu durumda Avrupa’nın itirazlarına bir yabancı düşmanlığı cereyanı yaratılarak karşı konulmak isteniyor.
Avrupa insan hakları ve demokrasiyi savunuan tutumuyla en azından 45 milyon “Türk”ün dostudur. Çıkarları özgürlüklere karşı olan küçük bir azınlık ise kandisini “Türk” kavramıyla ne kadar özdeşleştirmeye çalışsa da Türklerin büyük çoğunluğunun karşısındadır. İktidar sahiplerinin Avrupa’dan gelen özgürlükçü telkinlere karşı “bağımsızlık” bayraklarını açmaları sanmıyoruz kimseyi aldatabilsin. Türkiye halkını baskı altına alan politikalar “bağımsızlık” adına savunulmaktadır. “ (Toplum ve Devlet, sf.216)
MHP ile İşçi Partisinin birlikte yaptıkları mitingde MHP'liler Türkeşçiydiler, Atatürkçü değil; Perinçek ise tarihinde bazen MAO'cu arada bir Apocu oldu. Ama gerçek manada Atatürkçü olmadı. Böyle bir Kuvay-i Milliye olabilir mi?
Ayrıca bugünün Lozancısı ve Ermeni Soykırımına yalan diyen (kutluyorum bu davranışından ötürü) Perinçek bakın önceden ne diyormuş?
"İttihatçi Kompradorlar Yüzbinlerce Ermeni'yi Katletti"
"Ankara Hükümeti, Lozan'da Emperyalistlerle Uzlaştı"
"Kemalist İktidar, En Tabii Hakları İçin Mücadele Eden İşçilere Vahşice Saldırdı"
"Kürt Milleti, Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkına Kayıtsız Şartsız Sahiptir.
Eğer İsterse Ayrı Bir Devlet Kurabilir"
"İktidar Sahiplerinin Avrupa'dan Gelen Özgürlükçü Telkinlere Karşı 'Bağımsızlık' Bayraklarını Açmaları Sanmıyoruz Kimseyi Aldatabilsin"
"Yağmacı Türk İşgalciler Kıbrıs'tan Çekilmelidir"
"Militarizmin Ülkemiz Siyasetindeki Gizli Ve Açık Rolüne Son Vermeden
Demokrasi Ve Özgürlük Kazanamayız"
Ayrıca bakınız Perinçek kimlerle aynı cephedeymiş?
"Bizim televizyonumuz değil, ama milli kuvvetlerin televizyonu olduğu için destekliyoruz. SP'yle aynı cephedeyiz. Türkiye'nin milli bağımsızlığını, bütünlüğünü savunuyoruz."
Perinçek'in şu savunması ise tam bir yüz karasıdır:
(Kaynak Yayınları 104- Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Davası-Savunma)
Perinçek demiş ki: ‹ Seç › ‹ Genişlet ›
Perinçek: "İttihatçı komprodorlar yüzbinlerce Ermeni'yi katletti"
"İttihatçı komprodorlar, milli azınlıklar üzerinde de baskı ve katliam politikası uyguladı. Doğuda yüz binlerce Ermeni'yi katletti. Geri kalanlarını da yurtlarından sürdü. Arap ve Kürt milliyetçilerine çeşitli baskılar uyguladı. (TİİKP Savunma sf.154)
"Abdülhamit satın aldığı Kürt beylerine kurduğu Hamidiye Alayları'nı Ermenilerin üzerlerine saldırtarak her iki milleti birbirine kırdırdı ve mücadelelerini yok etmeye çalıştı (...) Saltanatı Doğu Anadolu'da katledilen on binlerce emekçinin ve İstanbul sokaklarında öldürülen binlerce Ermeni'nin kanıyla boyandı." (age, sf.146)
Gelelim bugün sabah akşam övgüsünü yaptığınız Atatürk ve Kemalist Devrim hakkındaki gerçek yorumlarınıza:
(Kaynak Yayınları 104- Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Davası-Savunma (Sf. 193-211))
"Kemalist Burjuvazi İşçi ve Köylüleri İnsafsızca Sömürerek Hızla Zenginleşti"
"Bütün bunlara rağmen Kemalist burjuvazi zaferden itibaren hızla zenginleşerek, emperyalistlerle uzlaşan Kemalist burjuvazi, devlet iktidarını kullanarak hızla büyüdü. İşçi ve köylüleri insafsızca sömürdü."
"Oysa Kurtuluş Savaşı'nın burjuva önderliği, halk kitleleriyle birleşmedi; tam tersine toprak ağalarıyla ittifak yaparak halkı baskı altına alan bir diktatörlük kurdu. Sovyetler Birliği ve dünya halklarıyla dostluğunu sağlamlaştırmadı; tam tersine emperyalistlerle uzlaştı."
"Kemalist iktidar, en tabii hakları için mücadele eden işçilere vahşice saldırdı. Ağır bir baskı rejimi kurdu. Yabancı patronları destekledi. Onların menfaatleri için işçileri katletti. İşçi sınıfının bütün hakları gasp edildi. Grev hakkı ve teşkilatlanması yasaklandı. İşçi sınıfımız boğaz tokluğuna çalıştırılarak, yerli ve yabancı patronların elinde köleliğe mahkum edilmek istendi. Burjuvazi, değişik milliyetlerden işçileri birbirlerine karşı kışkırtarak işçi sınıfını parçalamaya çalıştı. Irkçılığı körükledi. Yabancı kapitalistler de, azınlık işçileri çalıştırarak bu politikayı desteklediler. İşçi sınıfının her mücadelesi şiddetle bastırıldı. Senelerce zindan cezaları verildi. Polis, grev düzenleyebileceğinden şüphe ettiği kimseleri bile tutukladı, baskı altına aldı."
"Fiyatların hızla yükselmesi, karaborsa ve vurgunculuğun alıp yürümesi: halkın ağır bir açlık ve sefalete düşmesine neden oldu. İşsizlik had safhaya vardı. Tarım ürünlerinin fiyatlarındaki düşüş, geniş köylü yığınlarının daha da yoksullaşmasına, topraklarını toprak ağalarına kaptırmalarına yol açtı.Buhranın yükünü emekçi halkın sırtına vurmak için vergiler arttırıldı. Yeni vergiler kondu. İşçi sınıfı ve bütün halk üzerindeki sömürü ve zulüm tahammül edilmez bir hal aldı. Halkın her türlü demokratik hakkı gasp edildi. Her türlü teşkilatlanma yasaklandı. Kürt halkı üzerindeki eritme politikası hızlandırıldı."
"Fakat biz aynı zamanda, Kemalist diktatörlüğün işçi ve köylüleri ezen burjuva karakterini açıkça ortaya koyar ve onunla mücadele ederiz. Biz, Kemalist diktatörlük tarafından demokrasi isteği ve teşkilatlanması zorbalıkla bastırılan işçi sınıfının ve bütün Türkiye halkının, kurşunlanan işçilerin, insafsızca sömürülen köylülerin, defalarca katledilen Kürt milliyetinden halkın temsilcileriyiz. Bütün bunları uygulayan burjuvazinin sınıf diktatörlüğünün başındaki Atatürk'e karşıyız. Çünkü biz tarihin en ilerici sınıfı olan ve kendisiyle birlikte bütün halkı kurtaracak olan işçi sınıfının ihtilalcileriyiz."
Peki Perinçek İnönü hakkında ne düşünürmüş eskiden bakalım mı?
"Milli Şef'in Faşist Diktatörlüğü"
"1938'de Atatürk'ün ölümüyle İş Bankası grubu en büyük koruyucusunu kaybetti. Büyük burjuvazinin "Mili Şef"i İsmet Paşa Cumhurbaşkanı oldu ve İş Bankası grubunun temsilcisi Celal Bayar iki ay sonra başbakanlıktan uzaklaştırıldı. 1930'lardan itibaren artan bir şekilde faşist tedbirler alan iktidar, savaşı bahane ederek halk üzerindeki baskı ve sömürüsünü yoğunlaştırdı. Savaş yıllarında İngiliz-Fransız emperyalistlerinden uzaklaşan ve Sovyet düşmanlığını temel alan CHP iktidarı faşist bir karakter kazandı. 1942'de kurulan Alman işbirlikçisi Saraçoğlu hükümeti, faşist terörü en yüksek noktaya ulaştırdı."
"Milli Şef'in faşist diktatörlüğü bunlarla da yetinmedi. 1944 yılında Milli Korunma Kanunu'na eklenen maddelerle işçi ve köylüler üzerindeki sömürü ve zulüm arttırıldı. Buna göre, "iş mükellefiyetine tabi olan kimseleri işyerlerine sevk için zabıta kuvveti kullanılabilir."
"Milli Şef"in CHP'si savaş yıllarında jandarma dipçiği ve tahsildar zulmüyle faşist bir diktatörlük sürdürdü. İşte 12 Mart'tan sonraki faşist terör rejiminin uygulayıcıları olan Erim'ler, Melen'ler, Satır'lar, bu yıllarda yetiştiler."
Doğu Perinçek'in zikzaklı geçmişi işte böyle sapır sapır dökülür. Şimdi Perinçekçiler mi kemalist devrimi yönetecekler yoksa biz safkan kemalistler mi? Kemalizmi marksist diyalektiklerinde omuzuna basılacak bir meta olarak görenlerin safında mısınız yoksa biz gerçek kemalistlerin mi? [/b]
Doğu Perinçek Kemalist Değildir
Doğu Perinçek Kemalist Değildir
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!
çelik kapı çeyiz
çelik kapı çeyiz
Kimler çevrimiçi
Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 66 misafir