Biz Dükkanımızı Hala Kapatmadık..!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
moments
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
Mesajlar: 5033
Kayıt: 14 Ağu 2008, 19:14
Konum: Almanya
İletişim:

Biz Dükkanımızı Hala Kapatmadık..!

Mesaj gönderen moments » 19 Kas 2008, 16:36

Resim
Türkiye Cumhuriyeti olağanüstü bir dönemden yenilgiyle çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı süreci işbirlikçi irticanın aldığı galibiyetle sona ermiş gibi gözüküyor. Bu durumun sorumluluğu tüm Türk Halkı'nındır. Vatan savunmasında Türk Ulusu büyük bir yenilgi almıştır.

Fakat bu yenilginin esas sebebi halkımızdan daha çok görevini yerine getirmeyen şahıs ve kurumlardır. Tüm siyasi partiler, düzenin sivil toplum kuruluşları, dernekleri, sendikaları, devletin öncü kurumları...

İlk önce siyasal partilerden başlamak gerekir, çünkü Türkiye'yi emperyalizme bu siyasi kadrolar, bu siyaset anlayışı köle etmiştir. Cumhurbaşkanlığı sürecinde de bu daha açık bir gözle görülmüştür. Ve ne yazık ki hiç bir siyasal parti üstüne düşen görevi yapamamıştır. Sakın ola yanlış anlaşılmasın, AKP ve DTP'den zaten birşey beklemiyorduk. Onlar üstlerine düşen görevi yaptılar. Ancak MHP, DSP ve CHP açısından durum hiç de iç açıcı değildir.

İlk önce MHP'den başlamak gerekir. MHP bu ismi aldığından bu yana her zaman Amerikancı -dinci-faşist bir çizgiye sahip olmuş ve bu çizgiden hiç bir zaman taviz vermemiştir. Şimdi görüyoruz ki, MHP bu açıdan Türkiye'nin en tutarlı partilerinden biridir. 80 öncesinde anti amerikancı yurtsever kişileri bezdirmek görevini yerine getiren MHP, günümüzde de Amerika'nın istediği kişileri başa getirmeyi başarmıştır. Bunu 2003 seçimlerinde görmüştük, MHP hiç kimsenin anlamadığı bir şekilde hükümeti düşürmüştü. Sonradan anlaşıldı ki, bu sıradan bir durum değildi. Bu Amerika'nın büyük bir operasyonuydu ve bu operasyon Türkiye'de iyi bir şekilde oynadı. Geçmişinde bu işleri başaran MHP, günümüzde de Amerikan gülünü Çankaya'ya çıkarma görevini başarıyla yerine getirmiştir. AKP'nin 367 sayısını yakalamada çok önemli bir görevi başarmıştır.

DSP açısından da durum çok farklı değildir. Hiç bir şekilde halkçı olmadıklarını Tüm herkesem göstermişlerdir. Türkiye'de populistlik ile halkçılık her zaman karıştırılmaktadır. DSP meclise girerek populistlik yapmış ve vatan tehlikedeyken siyasi rant elde etmeye çalışarak hata etmiştir.

CHP son süreçte olumlu politika izleyen tek parti olmuştur. CHP meclise girmeyerek olumlu işler yapmıştır, fakat bu yetersizdir. Bu ılımlı muhalefet anlayışı ülkemize yine kaybettirmiştir. Gerek AKP döneminde yaptıkları demokratik açılımlar gerekse bu süreçte takındıkları ılımlı hava Türk toplumunun zinde güçlerini zayıflatmıştır. Söz CHP'ye gelmişken, şunu söylemeden edemeyeceğiz. CHP, artık tam manasıyla Anti Amerikancı olması gerekir. CHP'nin artık ABD'nin kendisini iktidar yapmayacağını farketmesi ve bu yörüngede kemalist özüne tekrar geri dönmesi gerekecek. Bu hale gelişimizin en önemli sebebi de sadece laikliğe indirgenen Cumhurbaşkanlığı siyasetidir.

Düzenin sendikaları, sivil toplum kuruluşları ve dernekleri açısından da durum hiç deiç acıcı değildir. İlk önce TÜSİAD'tan başlamak gerekir. Biz kemalistler TÜSİAD'tan, MÜSİAD'tan ve diğer sermaye kuruluşlarından farklı birşey beklemiyorduk. Bu açıdan bu bizi hiç şaşırmamıştır. Özellikle TÜSİAD'ın savunur gözüktüğü burjuva laiklik anlayışının bir hedef şaşırtmaca olduğunu dile getirmiştik. Gelinen şu noktada bizim ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkmıştır. Sendikalar da hükümet tarafından kendilerine verilen görevi hakkıyla yerine getirmişlerdir! Özellikle kendini "solda" görev sendikaların bu süreçteki tutumu Türkiye'de bir gerçeği gözler önüne sermiştir. 60'lı yılların ortalarından 70'li yılların sonlarına kadar Türkiye'de sendikalar esasında hiç bir işlev yerine getirmemişlerdir. Burjuva çarpık düzenin taşeronluğundan başka da hiç bir görev üstlenmemişlerdir. Bu süreçte ağzına doladıkları "demokrasi" sözcüğünün altında ezilmişler ve işbirlikçi irticanın Çankaya'ya çıkması yolunda destek olmuşlardır. Türkiye'de ulusalcı dernekler haricinde hiç bir dernek de bu süreçte görevilerini yerine getirememişlerdir.ADD'nin başını çektiği "Cumhuriyet Mitingleri" çok önemli mesajlar verse de, bu halk hareketinin siyasallaşmaması bizleri yine kaybettirmiştir.

Sayın Ahmet Necder Sezer'in AKP'ye yaptığı muhalefeti takdirle karşılamıştık. Vatana ihanet yasalarının bir çoğunu engellemiş,gücünün yetmediği yerlerde Anayasa Mahkemesi'ne topu atarak önemli işler başarmıştır. Kendisi Türkiye'nin kuruluşundan bu yana görev yapan cumhurbaşkanlarının iyilerinden kabul edebiliriz bu yönüyle. Fakat son süreçte gösterdiği tavır ters tepmiştir.27 Nisan sürecinde aldığı tavır tam manasıyla Türkiye'yi uçuruma sürüklemiştir. Türkiye'dekibu çarpık demokratik düzenin hiç bir şekilde bizleri aydınlığa götürmeyeceğini anlamayarak, bu süreçi resmen baltalamıştır. Kendisinin görevi sona ermiştir, fakat bu hatasıyla her zaman biz kemalistlerin gözünde suçlu olmaktan kurtulamayacaktır.

Bizim bu süreçten bu yana her zaman göreve çağırdığımız Türk Silahlı Kuvvetleri sürecin başında yumuşak açıklamalarla, 27 Nisan'da sert çıkışıyla önemli görev üstlenmiştir. 27 Nisan muhtırası Türk Milleti'ne verilmiş bir sözdü. Ve bizim anladığımız şekilde hedef kişi kuşku götürmeksizin ABDullah Gül'dü. Fakat geldiğimiz noktada Yaşar Büyükanıt Türk Ulusu'na verdiği sözü tutamamıştır. Genç kemalistler subaylar kandırılmıştır. Aldıkları bu tavra bahane bulmak gerekirse, elbette bulabiliriz. Türkümsü halkın yüzde 47'sinin oyunu alan bir partiyi devirmek elbette onlar açısından zor bir iştir. Fakat Türk Ordusu'nun başında olmak cesaret gerektiren bir iştir.Biz kemalistler bu zor işin yapılmasını hiçbir zaman Amerikan Hilmi Özkök'ten beklemedik. Fakat Anti Amerikancı çıkışını gözden kaçırmadığımız,Yaşar Büyükanıt'ın bunu yapmasını beklerdir. Anlaşılan Yaşar Büyükanıt Talat Aydemir kadar ihtilalci, Fethi Gürcan kadar Atatürkçü, Celal Madanoğlu kadar kararlı değilmiş. Bu bizim bir yenilgimizdir.Merak ediyorum Başkomutanları bir Amerilkancı, bir gerici. Bunu içine sindirebilecek mi? Umarım sindiremezler, onlar sindirse bile 27 Nisan'ı hazırlatan Genç Kemalist Subaylar sindirmezler.

Ne olursa olsun,biz hiç bir zaman bu durumu içimize sindirmiyoruz. Çünkü biz kemalistiz ve biz devrimciyiz. Bozuk düzene karşı asilik yapmak Mustafa Kemal'in bize öğrettiği en büyük erdem. Biz Mustafa Kemal'in ışığında olan "sözde" değil, "özde" kemalist Türkiye'yi kuruncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bazı kanı bozuk devşirmeler, bizi bu ülkeden kovmaya kalkacaklar, belki de düzenin mahkemelerinde bizi yargılayacaklar, baskı ve zulümlerle yıldırmaya çalışacaklar. Fakat biz bu durumu yine kabullenmeyeceğizve bağımsız Türkiye'yi kuruncaya kadar savaşacağız. Ve Türk'ün damarlarındaki asil kanının farkına varması için çalışacağız. Biz açıkça söylüyoruz Sayın Genel Kurmaybaşkanımız, "Biz 'özde' kemalistler kapımızı hala kapatmadık"...
Ve… Birgün herkes ɑnlɑr, sevdiğinin kıymetini… Amɑ gidince, Amɑ bitince, Amɑ ölünce… Kısɑcɑ; İş işten geçince!

çelik kapı çeyiz

Cevapla

“TARTIŞMA MEYDANI” sayfasına dön

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 54 misafir